sendikalar çözüm değil gençler. sendika var olan ekonomik paylaşımda açlıktan ağlayan bebenin ağzına emzik tıkmaktan öte bir şey yapamaz.
vaktiyle çalıştığım iş yerinde çalışanların sendikalı olması için mücadele başlattım. başardık, sendikalı olduk. bir takım haklar alındı etti.
fakat bütüne bakınca değişen hiç bir şey olmadı. işveren yine haddinden fazla kazanmaya, yeni işyerleri kurmaya uçaklar ve yatlar almaya villalarda yaşamaya metresleriyle har vurup harman savurmaya, sendikacılar masa altından rüşvet almaya yani işçi hakları için mücadeleyi kendi ceplerini doldurmak için kullanmaya, işçiler de haksız işten çıkarılmaya, çocuğunun süt parası için dilenci gibi avans istemek zorunda kalmaya vs devam etti.
yasalar ve yazılı olmayan olgular var ve bunlar sosyal değli, insani hiç değil.geçen gün hdp li birtakım insanlarla konuşuyordum, hdp'nin ekonomik tahlili nedir diye sordum, "şimdi ekonomik tahlille pek bakılmıyor, daha başka konular öncelikli" gibi bişeyler dedi. o dağda sol literatürü ezber etmiş militanların birkaç videosunu izlemiştim. kadın hakları, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı.. başka bişey yok. hani ekonomi? hani üretimden gelen güç... sen yıllardır hiç bir şey üretmyorsun, dağları mesken tutmuşsun en verimli çağlarında gençlerin eline silah veriyorsun. tutturmuş bi ana dil, ulusların kaderlerini tayin hakkı, kadın hakları gidiyor. bu solculuk değil. solu anlamak için fatsa'ya bakabilirsin, ovacık belediyesine bakabilirsin. adamlar üretiyor, atıl olanı artı değere çeviriyor ve sosyal benim deyişimle insanı ölçülerde paylaşıyor.
işçi hakları, hukuk, insan hakları kısaca insanca yaşama durumu bizim ülkemiz için marshall yardımlarıyla oldukça sert bi viraja girdi. yön değişti hem de pek fena şekilde değişti. rockfeller'i hayret ettiren boyuttaki kar marjlarıyla başlayan süreç bu güne değin özünde hiç değişmedi.
15 aralık 1958 tarihli milliyet gazetesi arşivinden haberi okuyabilirsin.
gazetearsivi.milliyet.com.trinsan hakları insanca yaşam konusunda şimdi zifiri karanlık bir dönemden geçtiğimiz için şimdi hakkında yorum yapamayacağım. zira yüreğim dayanmıyor artık, beni mazur gör. yaşam hakkı riske girmişse insanca yaşamayı konuşamayız. bu herkes için geçerli, işidli için, pkk lı için, yolda yürüyen ilgisiz için... herkes için geçerli.
topraklarımız büyük bir oyun tahtasının belki bir kaç karesini oluşturuyor ve fena kullanılıyoruz çünkü eğitimsiziz, düşünme, olayları olguları birbirine bağlama özürlüsüyüz. 80 öncesi sol yayınlarının nasılda birdenbire marksı lenini vs yi türkçeye çevirip sokak tezgahlarında halkın ulaşabileceği şekilde satışa sunduğunu ben şimdi buradan görebiliyorum. o zamanlar göremiyordum. pkk kıytırık, bir tek işi olmayan bi örgütken iş yapanlar darmadağın edildi ama pkk yani o zamanların apo cuları kenarda tutuldu.
bakın gezi olayları sırasında benim samanlık solcusu dediğim ertuğrul kürkçü'nün bi lafı var. akp vekillerine dönüp "hepiniz gerzeksiniz, hiçbiriniz hatta hiçbirimiz bu kadar güçlü bir toplumsal tepkiyi beklemiyorduk.... şu kadar yıldır yaşadım bu memlekette komplonun devreye girmediği, halkın öz öfkesinin devrede olduğu ilk tarihi dönemi yaşadığımızı size söyleyebilirim bla bla" deyişinin altını en kalın kalemlerle çizmek lazım. adam komploloarın hepsini ama hepsini bildiğini rahatlıkla ifade ediyor, vekillere aklınızı başınıza alın ipler bizim elimizde değil diyebiliyor. sormak lazım "nerden biliyon" diye demi?
www.youtube.com 
başka bir adam amerikaya sığınıyor, çok açık değil mi, her şey çok çok açık değil mi.... yönetimde, idari kadroda olanların nereden mezun olduklarına bakınca durum ayan beyan ortada değil mi? rte yi demiyorum onunki bambaşka bi olay. dunning kruger etkisinin vücut bulmuş hali o.
konu çok dağılmadan soruna döneyim. sendikal çözümler bana göre 1880 yıllarında başlayan 2. dünya savaşının dinamiklerinin değişmesine neden olan prdüktivite devrimi ile geçerliliğini yitirmişti bile. daha akıllıca çözümlere yönelmek hakkımızda daha hayırlı olur.
kapitalizim mutasyon uzmanı bi virüs, sen hep aynı antibiyotiği kullanıyon. o da haline bakıp bakıp poposuyla gülüyo. şimdi durum bu.